21 Ağustos 2015 Cuma

Edirnekapı Şehitliği

Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş, ha olmamış penceremiz...

Cahit Sıtkı'nın karanlık gecelerini sıklıkla aklıma getirir mezarlıklar.

Özellikle de bir tanesi var ki, bu günlerde dokunsanız yüreğiniz ateşten geçilmez.

Neyse.

1 2 3 4 5 kaç tane dünyaya inandığınızın bir önemi yok. ''Dünya yok'' deseniz dahi bir önemi yok benim için.

Makam - mevki, şan, şöhret ve sevgi, beklenmeyen bir ilgi, Edirnekapı Şehitliği.

Ölüm veya ölü kutsal mıdır? Ya da şöyle sorayım kutsal bir ölüm var mıdır?

Bir ömrün nasıl yaşandığı mı önemlidir nasıl sonlandığı mı?

Aynı mükafatı alır mı aş dağıtarak yaşayanla, aş aşırarak yaşayan?

Ne alıp veremediğiniz var, katiline tecavüz ederken ölenle ve ya tecavüzcüsünü öldürenle?

Sorularım size değil kendime elbette ama, cevabınız varsa dinlerim memnuniyetle.

Düşünceye sevk etmekti amacım yine nihayetinde.

Otoban çiçeği

Yolun orta yerindeki bir çiçeğin tasavvurudur bu:

Asfalt esmeri bir çingene satar onu.
Yüzü, kolları ve bilakis iç organları asfalt yanığı olmuş, kalbi kurumuş bir çingene.
3 kuruşa, 1 gülüşe.
 Sevgiye muhtaç birine gider de o bile sevmez onu.
Çünkü gülü sevenin, diken kalır ellerinde.
Hoyratlığın sevildiği günler geride kaldı ama,
Hoyratça sevmelere devam etti zalımın oğlu.

Paşabahçe'den batan güneş.

Güneş, Paşabahçe’de batarsa.

Eee, batarsa batsın mı dedin. Öyle olmaz işte. Vedasını bile göremezsin bazen. Bulutlara sarar kendisini. İçin içini yer, o kızıl rengini perdelerin ardından görmek istersin. Yanına gitmek son bir defa görmek, dokunmak istersin. Yumruğunu sıkarsın, avuçların ıslak kalır, gözlerin üstünde.

Hareket eden bir gülümseme görürsün. Ötesi yoktur.

Her sabah gitsen o kıyıya, her gece sabahı karşılasan bile hatta güneşin oradan doğmayacağına, batana kadar emin olamazsın. Denize bakar mısın bilmem ama, efkârlanırsın.



Birazı geçer, birazı kalır. Önüne bakmaya çalışırsın bir daha düşmemek için. Bir işin ucundan tutar, sorumluluklarını seversin. Sorumluluklar önemlidir, acılarımızı unuttururlar.

18 Ocak 2015 Pazar

En Uzun Yolculuk

Hadi kelimelere gem vuralım bundan sonra.

Yetişkin olabilmeye yetecek kadar yetiştirildik hali hazırda.

Çok fazla konuşmaya ihtiyacımız olmamalı artık mesela.

Girdiğim delikten çıkarsam pişman olacağım biliyorum.

Bu yüzden hala aynı yerde kalmak için kendimle savaşıyorum.

Çekme ellerimden,

Sen gelene kadar alışmıştım buraya. Buradaki karanlığa ve yorgunluğa.

Şimdi gelip farklı bir dünya var dedin bana.

Ve gösterdin, ardı sıra.

Mutlu sayılırdım mesela, Çok değer vermeden elimde tuttuklarımla.

Sonra bir anda,

Neyse.

Düzen diyordum. Düzen önemli.

Sessizliğin ortasında, kalsam. Düzenimi korusam ve kendimi kollasam.

Acımayacağından emin olduğum bir canı taşısam.

Kimseyi de acıtmasam, yanımda kalmak isteyen kimseyi.

Herkesi sevsem ama kimseye aşık olmasam.

Sokaklarda bulmasam kendimi mesela, karla kaplı tahtalara bakmasam ayazdan kararmış gecelerde.

Seçme ve seçilme hakkımı kullanmasam.

Korkmasam.

Yakmasam saatlerce sönmeyen sigaralar.

Bağışlanmaya ihtiyaç duyacağımı hissetmesem.

Emin adımlarla ilerlesem ölümün aydınlığına.


İyi yolculuklar.