10 Kasım 2013 Pazar

Hüznünü saklayacağım biliyorsun. Hüznünle yaşayacağım belki bir süre. Geçecek mi bilmiyorum, 'Geçer' diyecekler ama.

Belki de yıllar geçecek. 
'Ölüm gibi bir şey olacak ama kimse ölmeyecek!' 

Soğuk havalar gelecek birden. Üşüyeceksin. Üşüyeceğim. İçimize atacağız kimseye anlatmayacağız.
Anlatacak kim var ki hem? Dediğimiz anda kimsesizlik gelecek. Alışkınız biz zor günlere belki ama bu sefer geçmeyecek. Bir ömür geçti, geçecek. Açılmayacak kutular yapacaksın belki, içinde hatıraların balık istifi. Yakamayacak ve atamayacaksın. Yaşanmışlıklar yanmaz, anlayacaksın.
Bu bir öykü değil. Son yazmayacağım. Boşlukları da sana bıraktım.


Aydınlık bir gelecek için.



9 Kasım 2013 Cumartesi

Sisler Bulvarı'na Saygıyla

Gelin gezelim bu gece. Yollarda biraz, sonra sahil kenarı banklarda, balıkçı barınaklarında, bilinen ve bilinmeyen karanlıklarda.

Geride kalanlara değil, geride bıraktıklarımıza üzülelim önce yarım gece. Sonra gülelim eğlenelim gönülden, gönlümüzce. Memnun olalım tanıştıklarımıza, savaştıklarımızla barışalım hemen ardından. Kelepçelerin anahtarlarını verelim, kendimize mahkum kelimelere. Bir sabah rüzgarı götürsün onları sahiplerinin kulaklarına. Samimiyetle dolu bir memnuniyet ortaya çıksın ve oracıkta sarılalım ona. Memnuniyetimiz, mutluluğumuzdur.

Hiçbir delilik yapmayalım. Bu güne kadar yaptıklarımız kafi gelir. Bitmeyecek bir gece olsun, yanısıra kararında olsun her şey, kulak memesi kıvamında hani.

Rüzgar üşütecek hepimizi haberiniz olsun. O zaman ya yaslanacak dostça bir sırt, ya da sarılacak bir omuz farz olacak hepimize. O kadar yalnızım ki, şal alacağım kendi omuzlarıma diyenler vardır belki. Onlar yine de üşüyecekler yüzsüz bir ısrarla.

Sonra bir ustayı analım, saygıyla. Attila İlhan olsun mesela, Sisler Bulvarı'nda. Öksüren sokak lambalarının altında, terk edilmiş çocuk hüznünü yaşayalım onunla.


'Sisler Bulvarı'nda seni kaybettim
Sokak lambaları öksürüyordu
Yukarıda bulutlar yürüyordu
Terkedilmiş bir çocuk gibiydim
Dokunsanız ağlayacaktım'

Sabah olur biraz sonra.

Tuğla

Geri geldim, gitmemek üzere. Farkına vardım her şeyin güzel olduğunu ve olacağını. Yıllardır çalışarak hak ederek her şeyi elde ettim. Tuğla üstüne tuğla koyarak. Her gün mücadele ederek iyi bir insan olmaya ve iyi bir hayata sahip olmaya çalıştım.

Sonra bir de baktım ki başarmaya çok yaklaşmışım. Kısa sürede güzel işler başarmışım. İstediğim her şeye sahip olmuşum ve hala mutsuz olmaya çalışıyorum. Vaz geçtim ben de, mutsuz olmaktan. Sebep üretmekten mutsuz olmak için. Çalışmaya ve başarmaya hatta kazanmaya olan sevdamı büyütmeye, mutlu olmaya devam etmeye karar verdim. Ailem, sevdiklerim ve kendim için takdir edilir biri olmaya karar verdim. Uzun bir süredir içinde olduğum ataletten kendimi çekip çıkardım ve başladım kaldığım yerden başarmaya. 

Değer veremediğim, ertelediğim işleri yapmaya karar verdim. Bunun için Murat ve Cemre'ye teşekkür ederim.


Çalışmaktan, başarmaktan bahsedince ister istemez aklıma bu balıkçı abi geldi. Ne kadar çok bakarsanız o kadar çalışmış gibi, daha çok çalışacakmış gibi. Mecburiyete uzanıyor elleri.

İyi seyirler.