İnşaat sektörü
çok gelişti azizim.
11 yaşındaydım ve
annem babam ayrılmıştı. Babamın beni götürdüğü berbere artık gidemiyordum.
Çünkü uzaktaydı. Başka hiçbir berberi de tanımıyordum. Çünkü saç kestirmek
benim için dikta edilen bir angaryaydı. O zamanlar hiçbir
banka şubesinin bile bulunmadığı, küçük semtimiz Seyrantepe’de 7-8 kadar berber
dükkanı vardı. E ihtiyaç hasıl olunca ben de başladım arayışa. 11 yaşındaydım
ve artık berber koltuğuna konulan tahtaya oturarak traş olmayacaktım.
Başladım
dükkanları gezmeye. Bunda sıra var, burada çok duman var, burası çok pahalı
derken mahalledeki en uzak dükkana kadar yürüdüm.
Yeni açılmış
tertemiz bir dükkandı. Siyah beyaz damalı fayansı ve aynaların arasında
televizyonları vardı. 2015 senesini düşünecek olursak bu büyük bir hizmetti ve
beni içeri girmem için yeterince cezbetti. İçerideki usta
beni küçük görmüş olacak ki elindeki işe devam etti. Ben de içeride bulunan
benim yaşlarımdaki çırağa yöneldim, ‘Sen traş eder misin beni dedim’. Ustasına
göz ucuyla bakıp onay aldı ancak, makine kullanmak yasaktı. Böylelikle telafi
edilemeyecek hatalar ortaya çıkmayacaktı. Başladık traşa. Altımda tahta yoktu, çünkü
Musa’nın da boy olarak benden çok bir farkı yoktu.
İşi bitince usta
da izlemeye ve yönlendirmeye koyuldu. Derken traş bittiğinde benim gibi Musa da
çok mutluydu.
O günden sonra,
aradan geçen yıllarla Musa kalfa oldu, Musa usta oldu. Ustası başka biriyle
ortak oldu. Ustası uyuşturucu bağımlılığı yüzünden mesleğinden oldu. Musa
dükkana ortak oldu. Ortağı Musa ile iş yapmayacak olunca, Musa dükkanın sahibi
oldu.
Ve ben aradan
geçen 10 yılda, sadece 3 defa Musa’dan başka birisinde traş oldum. 2’si
askerde, 1’i de yurt dışında geçen uzun süremdeydi ve içimde aldatmanın verdiği
o değişik his hakimdi.
Bilen bilir,
zordur alışmak ve hiçbir şey söylemeden traş olmak. Her seferinde o koltuktan
memnun kalkmak, tüm dedikoduları berberden almak.
Bir gün telefon
ettim, ‘Sıra var mı, geleceğim’ dedim.
‘Ben dükkanda
değilim’ dedi.
‘Ohh iyisin,
tatile mi gittin’ dedim
‘Yok abi komple
gittim’ dedi, gülümsemesinden feragat ederek.
‘Nasıl yani,
bırak şakayı saçlarımdan yastık dolar’ dedim.
‘Ben mesleği
bıraktım abi’ dedi.
‘Lan oğlum
saçmalama, bu yaşta meslek mi bırakılır, ne iş yapacaksın dedim?’
‘Müteahhit
olacağım, emlak işine başlayacağım abi’ dedi.
Bir süre daha
inanmasam da, feragat ettiği gülümsemenin yerine koyduğu acımtırak ses tonundan
açıkça belliydi.
Berberim müteahhit
olacaktı. Demek ki inşaat işinde çok para vardı.
İcra ettiği
zanaatı bırakacak, keyifle tuttuğu makası çantasına koyacak, çıraklıktan
başlayıp sahibi olduğu dükkanı kapatacaktı. İşte tüm bunları
düşünürken emin olmuştum. İnşaat işinde çok para vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder