14 Ağustos 2016 Pazar

Berber Çırağı

İnşaat sektörü çok gelişti azizim.

11 yaşındaydım ve annem babam ayrılmıştı. Babamın beni götürdüğü berbere artık gidemiyordum. Çünkü uzaktaydı. Başka hiçbir berberi de tanımıyordum. Çünkü saç kestirmek benim için dikta edilen bir angaryaydı. O zamanlar hiçbir banka şubesinin bile bulunmadığı, küçük semtimiz Seyrantepe’de 7-8 kadar berber dükkanı vardı. E ihtiyaç hasıl olunca ben de başladım arayışa. 11 yaşındaydım ve artık berber koltuğuna konulan tahtaya oturarak traş olmayacaktım.
Başladım dükkanları gezmeye. Bunda sıra var, burada çok duman var, burası çok pahalı derken mahalledeki en uzak dükkana kadar yürüdüm.

Yeni açılmış tertemiz bir dükkandı. Siyah beyaz damalı fayansı ve aynaların arasında televizyonları vardı. 2015 senesini düşünecek olursak bu büyük bir hizmetti ve beni içeri girmem için yeterince cezbetti. İçerideki usta beni küçük görmüş olacak ki elindeki işe devam etti. Ben de içeride bulunan benim yaşlarımdaki çırağa yöneldim, ‘Sen traş eder misin beni dedim’. Ustasına göz ucuyla bakıp onay aldı ancak, makine kullanmak yasaktı. Böylelikle telafi edilemeyecek hatalar ortaya çıkmayacaktı. Başladık traşa. Altımda tahta yoktu, çünkü Musa’nın da boy olarak benden çok bir farkı yoktu.

İşi bitince usta da izlemeye ve yönlendirmeye koyuldu. Derken traş bittiğinde benim gibi Musa da çok mutluydu.

O günden sonra, aradan geçen yıllarla Musa kalfa oldu, Musa usta oldu. Ustası başka biriyle ortak oldu. Ustası uyuşturucu bağımlılığı yüzünden mesleğinden oldu. Musa dükkana ortak oldu. Ortağı Musa ile iş yapmayacak olunca, Musa dükkanın sahibi oldu.

Ve ben aradan geçen 10 yılda, sadece 3 defa Musa’dan başka birisinde traş oldum. 2’si askerde, 1’i de yurt dışında geçen uzun süremdeydi ve içimde aldatmanın verdiği o değişik his hakimdi.

Bilen bilir, zordur alışmak ve hiçbir şey söylemeden traş olmak. Her seferinde o koltuktan memnun kalkmak, tüm dedikoduları berberden almak.

Bir gün telefon ettim, ‘Sıra var mı, geleceğim’ dedim.
‘Ben dükkanda değilim’ dedi.
‘Ohh iyisin, tatile mi gittin’ dedim
‘Yok abi komple gittim’ dedi, gülümsemesinden feragat ederek.
‘Nasıl yani, bırak şakayı saçlarımdan yastık dolar’ dedim.
‘Ben mesleği bıraktım abi’ dedi.
‘Lan oğlum saçmalama, bu yaşta meslek mi bırakılır, ne iş yapacaksın dedim?’
‘Müteahhit olacağım, emlak işine başlayacağım abi’ dedi.

Bir süre daha inanmasam da, feragat ettiği gülümsemenin yerine koyduğu acımtırak ses tonundan açıkça belliydi.

Berberim müteahhit olacaktı. Demek ki inşaat işinde çok para vardı.

İcra ettiği zanaatı bırakacak, keyifle tuttuğu makası çantasına koyacak, çıraklıktan başlayıp sahibi olduğu dükkanı kapatacaktı. İşte tüm bunları düşünürken emin olmuştum. İnşaat işinde çok para vardı.

Ve Musa müteahhit olacak, bense şimdi banka şubelerinden,  pastane ve dönercilerden geçilmeyen Seyrantepe’de tahtaya oturmadan traş olabileceğim bir dükkan bulacaktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder